Posted on

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Karanlık Sırlar

Adım Tan. Şu anda 30 yaşında olmama ve evli olmama rağmen halen çocukluğumda yaşadığım olayların etkisi altında kalmış biriyim.

Her şey ben 13 yaşındayken başladı. O zamana kadar gayet normal biriydim. Güzel bir çocukluk geçiriyordum. Babam yük gemisinde kaptandı, annem de ev kadını… Daha önce hemşireymiş ama ben doğduktan sonra işi gücü ben olmuşum.

Babam dünyanın her yerinden bana oyuncaklar getirirdi ve mahallemde kimsede olmayan şeylere sahiptim. Bir de aynı apartmanda oturan benden üç yaş büyük olsa da Şenol diye bir kankam vardı.

Beni mahalledeki diğer haydutlardan korur, kollardı. Karşılığında doğal olarak babamın getirdiği atariler, oyunlar, ıvır zıvır oğlanların hoşuna giden ne varsa aynı zaman da o da kullanırdı. Beraber vakit geçirirdik hep… Babamın olmadığı günlerde genelde bizde kalırdı ve onunla çok eğlenirdik. Ta ki her şeyin başladığı o güne kadar…

Yine evdeydik ve atari oynuyorduk. Şenol’un babası da marangozdu ve esrarkeşti. Herkes bilirdi bunu ama işinde ustaydı ve özünde iyi bir insan olduğundan adamı severlerdi.

Şenol babasından ot çalıp boşalttığı sigaralara koyardı, kırıntıları yakıp içerdik. Kafamız manyak gibi olurdu tertemiz ciğerlerle!! Neyse, yine hazır evde ikimiz yalnızken bir cigarayı beraber içmiş, benim odamda oyuna oturmuştuk.

İkimizin de geçemediği bir yerde takılı kalmıştık. Ben deli gibi takıldığımız bölümü geçmeye çalışıyordum, Şenol tuvalete gitmişti. Ne kadar sürdü bilmiyorum, ama bayağı bir uğraştan sonra bir anda orayı geçtim. Ondan küçük olmama rağmen ben başarmıştım level atlamayı…

Sevinçle koşarak banyoya gittim. Bu kadar zaman tuvalette olamazdı. Mutlaka aynada saçını tarayıp benim avrupadan gelmiş saç jölesiyle şekil yapıyordu kıptiyoz… Kapıyı bir anda açıp ağzım kulaklarımda,

“Kanka… Başardım. Geçtim…” diye bağırırken aynı anda şok geçirdim.

Çünkü tam o anda Şenol şortunu ayaklarına indirmiş, klozetin kapalı kapağının üstüne oturmuştu. Otuzbir çekiyordu!

İlk gördüğüm kremlere bulanmış, pırıl pırıl parlayan devasa siki oldu. Sonra bir de elindeki burnuna götürüp koklamakta olduğu annemin dantelli kırmızı tanga donu! Göz kapakları zevkten kısılmış, baygın baygın, tepki göstermeden bir eli o koca sikini kavramış, diğer eli annemin külodunu ağzına burnuna dayamış vaziyette, bana baktı sadece…

Hiç bir şey diyemedim. Bir an öylece kalakaldım donmuş vaziyette… Sonra da robot gibi, gözümü onun koca sikinden ayıramadan geri geri çekildim. Kapıyı kapatıp odama döndüm. Koltuğa çöküp anlamsız anlamsız ekranda dönüp duran oyuna bakıyordum. Gözümün önünden bir türlü o manzara gitmiyordu.

Benim penisimin neredeyse iki katı büyüklükteki, damarları kabarmış, başı mosmor kesilmiş o kocaman alet… Şehvetten, esrar dumanından kaymış gözler… Ve en önemlisi, elindeki kırmızı külot… Annemin giymeyi pek sevdiği o cıvıl cıvıl iç çamaşırlarından biri… Köpük gibi dantelleriyle, kırmızı parlaklığıyla…

Bir süre sonra yanıma geldi. Önce bir şey demedi. Yan yana, sessizce oturup kaldık. Sonra cebinden çıkardığı cigaralığı yaktı, bir nefes çekip bana da verdi. Hiç konuşmuyorduk. Başım dönmeye başlamıştı. Sonunda benden özür diledi.

Gerçi özrü kabahatinden beterdi ya…. Bana o andan sonra anlattıkları ve yaptıkları hayatımda derin izler açacaktı. Benim bugünkü cinselliğimi şekillendirecekti o dönemde yaşadıklarım…

“Nasıl yaparsın Şenol?” diyebildim. “Tamam, ben de otuzbir çekiyorum ama… O elindeki şey… Annemin külodu…”

“Evet kanka… Annenin külodu… Annenin kırmızı, dantel, seksi, kırmızı külodu…”

“Nasıl yaparsın ya? Annem o benim… Arkadaşız biz… Sen… Sen annem için neler düşünüyorsun böyle kanka?”

“Ah be kankam… Sen anne olarak bakıyorsun ona… Tamam… Okey… Ama bir de bizim gözümüzle baksana o kadına… Kendini bir de bizim yerimize koy be oğlum… Çok seksi kadın senin annen kanka… Ölümüne seksi…”

“Biz derken? Nasıl yani? Siz kimsiniz oğlum?”

“Ah be arkadaşım… Sadece ben değilim ki… Mahalledeki bütün gençlerin gözü senin annenin üstünde… Gençleri bırak, yaşlılar bile annene sik kaldırıyorlar. Hepsi de anneni sikmek için deli oluyorlar. Sitenin bahçesindeki çardakta toplanıp sizin evi gözetliyorlar. Şu pencerenin camından baksana bi… Zemin kattasınız, çardak karşıda hemen… Annenin de perde çekme huyu yok hiç… Sere serpe annen kanka…”

“Yani… Anneme baka baka…”

“Evet… Annene baka baka otuzbir çekiyorlar. Temizlik yapıyor, eğile kalka her yerini gösteriyor. Balkonda şezlonga oturuyor, bacaklar ayrık, külodu görünüyor çoğu kez…”

“Hadi yaa…”

“Evet… Teşhirci senin annen yavrum… Göstermekten zevk alıyor. Çamaşır asıyor, üstünde minicik elbiseler… Bizim anneler donlarını nasıl saklayacaklarını bilemez kanka… Senin annen tanga külotlarını tek sıra ipe diziyor. Balkona astığı çamaşırları yürütüyorlar bazen çocuklar… Benim az önce banyoda yaptığımı yapıyorlar.”

“Ne zevk alıyorsunuz ki kumaş parçasından?”

“Ah, sen bilmiyorsun bu işleri kanka… O sadece bir kumaş parçası değil ki… O… Offf kanka off…”

“O ne? Söylesene… Ne yarrağın kaldı görmediğim, ne elinde anamın kırmızı donu… Çekinmeden söyle işte…”

Merakla dinliyordum anlattıklarını… Cigaralıktan yayılan dumanların içinde kalmıştık ikimiz de… Kafamız bi dünya…

“O külot annenin altına giydiği külot oğlum… Şeyine… Amcığına değen külot o… O taş gibi kalçalarından çıkan külot… Hele ben daha şanslıyım onlardan… Sizin banyodaki kirli sepetinden aldım o kırmızı külodu… Yıkanmamış daha… Annenin kokusu vardı üstünde… Islaktı. Sabah çıkarmış, yeni… Amının kokusu sinmiş üstüne…”

“Külot? Kokan külottan mı tahrik oldun?

“Oh, hem de nasıl? Nasıl da am kokuyor biliyor musun? Nasıl da sik kaldırıyor o koku biliyor musun? Yapmayacaktım, sana ayıp olur diyordum ama…”

“Ama?”

“Dayanamadım be kanka… O kokuyu alınca sikim kalktı işte… Sepetten alıp yarrağıma sürmeye başlayıverdim deli gibi, burnuma çektim kokusunu… Annenin am kokusu delirtti beni… İki posta attım annenin yüzünden kanka… Git bak banyonuza, yerler, banyo paspasları döllerimle doldu.”

O anlattıkça ben dumur oluyordum. Şaşkın bir vaziyette, ilgiyle dinliyordum sadece… Annemin amından bahsediyordu en yakın arkadaşım… Anneme duyduğu ilgiyi anlatıyordu, onu sikmek için deli olduğunu…Ve ben bir şey demedikçe o daha da devam ediyordu.

Neyse o gün bitti bir şekilde… İçini döktü döktü, çıktı gitti Şenol… Evde allak bullak olmuş vaziyette, yalnız bıraktı beni… Kafamda hala duyduklarım ve gördüğüm o manzara vardı. Sonraki günlerde yine geldi, ama bana farklı yanaşmaya başladı.

Ondan başka samimi olduğum biri yoktu ki… Arkadaştık sonuçta… Normal olarak kafasını gözünü patlatmam, en azından ilişkiyi kesmem lazımdı ama nedense yapamıyordum.

Annem gerçekten bakımlı, hoş ve güzel bir kadındı, bunu biliyordum. Fakat Şenol benim gözlerimin görmediği şeyleri bana göstermeye başlamıştı!

Annem geçerken mahalledekilerin onun arkasından bakışlarını bana gösteriyordu. Sonra aslında çok açık, bir hayli dekolte giyindiğini ve insanların ona nasıl sikici gözlerle baktığını fark etmemi sağladı. O mini etekli bacaklarına giydiği ince siyah çoraplarının nasıl seksi olduğunu, topuklu ayakkabılarıyla kırıta kırıta yürürken kalçalarını nasıl değirmen gibi çalkaladığını anlattı.

“Düşünsene o kalçalarını çalkalarken içinde sikimin olduğunu…” diyordu. “Ya, kusura bakma ama… Annen seks için yanıyor be kanka… Baban ihmal ediyor anneni bence…”

“Bilmem… Gemici işte… Bir gidince bir ay, iki ay gelmiyor eve…”

“Ondan yanıyor işte… Yanmasa böyle giyinmez, böyle çalkalamaz kalçalarını… Ne zevk verir o göt be… Şu mahallede herkes annene hasta be oğlum…”

Bizde olduğu zamanlar benden hiç çekinmez olmuş, rahatça çamaşırlarını karıştırmaya başlamıştı. Bir keresinde beni evine çağırıp kendi annesinin çamaşırlarını, kıyafetlerini bana gösterdi,

“Şunlara bak… Annemin donları bunlar… Çuvaldan dikilmiş sanki… Ama bir de annenin çamaşırlarına bak… İkisinin arasındaki farkı görüyor musun?”

Onunkiler genelde beyaz kocaman donlardı , annemse genelde içi görünen tül ya da dantelli seksi çamaşırlar kullanıyordu! Minicik sütyenler falan… Belki elli tane topuklu ayakkabısı vardı ve Şenol annemin ayaklarına hastaydı.

Annemin ayakları hep bakımlı ve hep ojeliydi! Ayakları çıplakken, ince siyah çoraplarının içindeyken kıpkırmızı parlardı ayak tırnakları… Topukları yumuşacık, ayak parmakları incecik, minicik görünürdü çorabın altında…

Evde yalnız kaldığımız her fırsatta bana kaldırdığı koca sikini gösterip o siki nasıl anneme geçirmek istediğinden bahsederdi ve 31 çekerek boşalırdı! Siki çok büyüktü gerçekten öğündüğü kadar vardı.

Ve o ihtişamlı sikini bana açık açık göstermekten hiç çekinmiyordu artık! O böyle yaptıkça bende garip duygular oluşuyordu!

Bir gün annem evde yemek yapıyordu. Biz ikimiz de salonda televizyon izliyorduk. Bizim amerikan mutfak salonla iç içeydi. Televizyonun karşısında iki tane üçlü koltuk, bir de çiftli koltuk vardı, ortada masa…

Şenol üçlüye uzanmış koltuğun sırt kısmı mutfağa doğru bakıyordu. Ben de tam yanındaki ikilide oturuyordum. Annem o gün beyaz bir kısa tayt, üstünde beyaz bir atlet giymişti.

İnce kumaşlı bol atletin içinde sütyen yoktu sanırım. Meme uçları belli oluyordu. Ve yandan bakıldığında dolgun memelerinin neredeyse yarısı görünüyordu. Daracık taytı geren diri kalçasının tüm hatları belliydi ve sanki içinde bir şey yok gibiydi! Yürüyüp kıpırdandıkça kalçalarının, bacak kaslarının gerildiğini, hareket ettiğini görebiliyorduk. Bana dönüp fısıldayarak,

“Kanka, baksana şu göte… Bu yarak nasıl kalkmasın amına koyayım…” dedi ve şortunun önünü hafif indirip taş gibi kalkmış sikini çıkardı! Benim önümde, anneme baka baka sikini sıvazlamaya, masturbasyon yapmaya başladı!

Kalbim duracak sandım o anda, nefesim kesildi. Annem arkasını dönüverse görebilirdi, koltuğun yanına gelse onu otuzbir çekerken yakalayabilirdi. Ama pislik Şenol ikimize de aldırmadan asılıyordu! Bana dönüp,

“Ohhh… Annenin götü bir harika… Şimdi şuracıkta anneni anneni sikmek istiyorum kanka… Götünden kan gelene kadar sikmek istiyorum…” diyerek fışkırmaya başladı…!!

Boşalırken sikini telaşla, zorlukla şortunun içine soktu, iki eliyle tutarak canavarını zaptetmeye çalışırken kendinden geçti adeta… Kasılmaları bitince mayışmış gözlerle annemden bana çevirdi bakışlarını… Şortunun önünü gösterdi.

Islanmıştı şortun kumaşı, ıslaklığın ortasında beyaz meniler görünüyordu. İnce kumaştan dışarıya sızmıştı spermleri… O kadar boşalmıştı hayvan… Sırıtarak kalktı koltuktan, hoşçakal diyerek elini salladı, anneme çaktırmadan çıktı gitti kapıdan… Önü ıslak şortuyla eve gidip çamaşır değiştirecekti mutlaka…

Gördüklerime kızmam gerekirdi evet, ama tam tersine… Gözümün önünde yaşanan olayda benim de sikim kalkmıştı! Bir türlü anlam veremiyordum. Beni tahrik eden neydi?

Şenol’un muhteşem yarrağını benden çekinmeden, benim yanımda sıvazlaması mı kaldırıyordu sikimi? Yoksa annemin seksi görüntüsü, herkesin onu sikmek istemesi mi?

İşte asıl her şey bundan sonra hız kazanmaya başladı. Ben o andan sonra 31 çekerken Şenol ve annemi sevişirken hayal ediyordum. Şenol ise her fırsatta bunun gibi şeyleri rahatça tekrarlıyordu!

Annem banyoya girer girmez hemen fırlayıp kapının önünde yerini alıyordu. İçeride tuvalette olan, ya da duş yapan annemi dikizliyordu. Eli sikinde diz çöküyor, anahtar deliğinden anneme baka baka sıvazlıyor ve oracıkta patlıyordu. Bense dudaklarım kuruyarak, heyecan içinde annemi röntgenleyen Şenol’u izlerken önüm ıslanıyordu!

Yine bir gün kafamı güzel yapmıştı, evde ikimiz yalnız, başbaşaydık. Benim yatakta uzanmıştık. Piç yine elini şortunun içine sokmuş, annemle ilgili fantazilerine başlamıştı.

“Şimdi şurda annen olacaktı… Bak ben anneni böyle yatırırdım… O güzel götünü okşardım kanka… Kıvranırdı altımda annen… Offff… Hadi fırla, bana annenin külotlarından getir kardeşim…”

Kalktım yataktan, kalbim çarpa çarpa heyecan içinde banyoya gittim. Bir robot gibi azgın köpeğin isteğini yerine getirdim. Banyodaki kirli sepetinden annemin sabah bıraktığı kirli beyaz külodunu aldım. Burnuma götürdüm. Değişik bir kokusu vardı. Ön tarafında, annemin amına denk gelen kısmında sarımtrak bir leke, o lekeden yayılan tarifsiz bir am kokusu…

Götürüp Şenol’a kendi ellerimle verdim annemin külodunu… Tam da istediği, arzuladığı gibi bir külottu. Üzerindeki ıslaklıkla, kokusuyla… Titreyen ellerimden aldı beyaz dantelli şeyi, o da burnuna götürüp derin bir nefesle kokladı.

“Ohhh… Nefis kokuyor… Annenin amı çok güzel kokuyor kanka… Sikim çatlayacak sanki, inan bana…”

Böyle bir eliyle annemin külodu burnunda, edepsizce annem hakkında hissettiği ve ona yapmak istediği ayıp şeyleri anlatıp dururken, bir anda diğer eliyle benim elimi tutup sikine götürdü ve tutturdu! Aman tanrım, o nasıl bir histi anlatamam…

Benimkini tuttuğumda tam dört parmağımla aynı büyüklükteyken onunkini kavramak acaip bir şeydi. Ateş gibi yanıyordu sikinin teni… Sıcak, sert, damarları kabarmış… Büyülenmiş gibiydim. Bir türlü elimi çekemiyordum.

“Şenol…? Ne yapıyorsun?” diyebildim kekeleyerek… İnleyerek elimin üstündeki parmaklarını kastı, elimi elinin içinde sıkıştırdı,

“Ohhh… Kanka, lütfen beni boşalt…” dedi. “Annen okşuyor şu anda sikimi… Hadi… Okşa sikimi orospu… Zevk ver bana… Götünü siktiğimin orospusu… Okşa hadi…”

Ben dediğini yapıp sikini sıvazlamaya devam ederken o da gözleri yarı kapanmış, fantazisine devam etti. Bir süre sonra yine deli gibi boşalmaya başladı! Karın kasları, bacakları kasılıyor, sikinin ucundan dölleri havaya fışkırıyordu. Yatağın üzerine sperm damlaları yağıyordu.

Bu benim biriyle ilk cinsel deneyimim olmuştu ve bir kızla, bir kadınla yaşanan bir sevişme, seks değildi. En yakın arkadaşımı ellerimle boşaltmıştım!!!

Tabi bu tek seferlik bir şey olmadı. Üstümde büyük bir baskı vardı. Engel olamıyordum yaptıklarına… Hatta ne yalan söyleyeyim, hoşuma da gitmeye başlamıştı! Engel olmak ne kelime? Onun gelmesini iple çeker olmuştum.

O günden sonra arkası geldi. Arkadaşıma defalarca, aynı şekilde 31 çektirmeye başladım. Hatta işi daha da ilerlettik zamanla… Şenol’un sikini okşayarak tatmin olmasını, boşalmasını sağlarken annemin çamaşırlarını, çoraplarını elime alıyor, taş gibi olmuş sikini o kaygan kumaşlarla sıvazlayarak yapıyordum görevimi…

Artık onun tatmin olmak için bir şeyler anlatmasına da gerek kalmadı. Onun yerine ben fantaziler kurmaya, arkadaşıma anlatmaya başladım. Hiç utanma sıkılma diye bir şey kalmamıştı aramızda…

“Annemi sikiyorsun kanka… Yemek yaparken mutfakta kıstırdın annemi… Masaya dayadın, acımadan sikiyorsun. Mini eteğini kaldırıp külodunu indirdin. Yarrağını geçirdin anneme… Orospu da zevk almaya başladı. Sikin zevk veriyor anneme… Nasıl inliyor sen sikerken…” Daha neler neler… Gözleri yarı açık kaykılıyordu zevkten,

“Sen ne yapıyorsun? Ben anneni sikerken sen nerdesin pezevenk?”

“Sizi izliyorum kanka… Annemin amına giriyor yarrağın… Çok güzel sikiyorsun annemi… Yara yara sokuyorsun amcığına… Annem zevkten bağırıyor şimdi… Ben otuzbir çekiyorum size baka baka… Annemin elini tutuyorum, destek oluyorum sen sikerken…”

Sonra bir gün yine kafamı güzel yaptı getirdiği malzemeyle… Ben şifonyerde annemin külotlarını ararken o da daldı çekmecelere… Külot, sütyen çıkardı en seksilerinden, dantelli, şeffaf… Jartiyer çorabının paketini çıkardı en incesinden, parlak, siyah…

Yatağın kenarında oturmuş, şortumun üstünden sertleşmiş sikimi okşuyor, çıkardığı şeylere bakıyordum. O da çıkarıp çıkarıp bana atıyordu annemin çamaşırlarını… Bana döndü sonra,

“Giysene bunları kanka…” dedi. Üstündeki şort tişörtü sıyırmıştı, çırılçıplaktı, sertleşmiş yarrağını elleriyle okşuyordu kısılmış gözleriyle… Şaşırdım,

“Ne? Nasıl yani?” diye kekeledim.

Elimdeki cigarayı alıp bir nefes çekti derinden… Sonra yaklaşıp çenemi tuttu, ağzımı açtırıp dumanını koyuverdi yüzüme… Zaten kafam iyiydi benim de… Eliyle sertçe çenemi tutuyordu hala… Burun burunaydık, neredeyse öpüşecek kadar yakındı yüzümüz birbirine… Tısladı,

“Giy diyorum işte… Annenin çamaşırlarını giy. Çoraplarını da…”

“Nasıl olur kanka?” dedim yine… “İbne miyim ben?”

Ama içimde bir kıpırtı başlamıştı. Ne istiyordu bu çocuk benden… Ne yapmayı planlıyordu ki bana…

“İbne değilsin ama, giymeni istiyorum işte… Annenin çamaşırlarını giy. Seni annen gibi düşlemek istiyorum. Hiç kıl, tüy yok şu vücuduna bir baksana… Nerdeyse kadın gibisin kanka… Hem… Annene benziyor yüzün… Hadi giy şunları da delirtme beni…Zorla, tokatlaya tokatlaya giydirmeyeyim sana…”

Kalkıp ben de soyundum. Titreyen ellerimle annemin dantel külodunu geçirdim ayağıma… Heyecandan sikim sertleşmiyordu bile… Tanga külodun içinde genç bir kızın istekle kabarmış, klitorisi sertleşmiş amı vardı sanki… Sütyeni de geçirdim acemi hareketlerle…

Aynada kendimi izliyordum gözlerimi kısarak… Beni izleyen biri daha vardı. Şenol… Yatağa uzanmış, sikini sıvazlayarak bana bakıyordu. Gözleri parlıyordu bakarken… Utandım biraz…

“Bakma öyle Şenol…” diye kekeledim. Sert olmaya çalışan, fakat heyecandan karılan sesiyle hırladı,

“Çorapları da giy…” diye tersledi beni… Siyah, ince ve parlak jartiyer çoraplarını da telaşla paketi yırtarak çıkardım, geçirdim bacaklarıma birer birer… Annemin benim önümde çoraplarını giyerken yaptığı gibi yapmaya, çekiştirerek düzgün bir şekilde giymeye çalışarak…

En son ayağa kalkıp jartiyer çorabının dantellerini çekiştirerek yataktaki koca yaraklı erkeğe döndüm. Bir ıslık çaldı.

“Üfff… Harika oldun lan… Gözlerimi kısarak bakıyorum, sanki annen var karşımda… Onun gibi seksi oldun. Annenin gençliği sanki… Gel şimdi buraya… Yanıma gel…”

Onun yanına gitmeden önce gardrop aynasına baktım. Gerçekten annemin sütyeni ve tanga küloduyla, bacaklarımdaki jartiyer çoraplarıyla çok çekici, seksi bir genç kız vardı aynada…

Döndüm, yatağın üzerine çıktım sonra… Gözlerimi Şenol’a diktim, dizlerimin üzerinde emekleyerek yatağın ortasına gittim. Şenol’un yanına uzandım. Sırt üstü uzanıp bekledim.

Jartiyer çorabımın dantel silikonlu koncunu çekiştirip düzelttim bu arada, biraz aşağıya kaymıştı… Kocasıyla seks yapmak için yatağa giren titiz ve seksi bir ev kadını gibiydim.

Elini uzatıp okşamaya başladı bedenimi… Kaygan çorapların üzerinden bacaklarımı okşadı. Çorapların dantellerinde, çıplak bedenimde dolaştı elleri… Sonra da yan çevirip külodumun üstünden kalçalarımı okşadı uzun uzun… Ürperdim.

Sütyenin arkasını tutup çekti, bıraktı sonra… Kopçası sırtıma çarpınca canım yanmıştı,

“Ahhh…” diye inledim. “Yapmaa… Canımı yaktın.” Cilveli ve istekli bir kadındım o anda… Rolümü iyi oynuyordum.

Dizlerinin üstüne kalkıp sikini çoraplarıma sürdü, sikiyle okşadı bacaklarımı… İki ayağımı tutup çoraplı ayaklarımın arasında sikini sıvazladı bir müddet…

“Ohhh… Harikaa… Ayakların da annen gibi, yumuşacık, küçücük lan…” diyordu sürekli… “Annen olsa o da bu kadar zevk verirdi anam avradım olsun…”

Biraz sikiyle dolandı bacaklarımda… Arkama geçti, külodun üstünden kalçalarımın arasına soktu. Sonra tekrar ayaklarımı alıp otuzbirine devam etti.

“Oh çok güzel… Oh kaygan kaygan… Delirtiyor ayakların… Çok güzel…” diye diye inleyerek boşaldı sonunda… Siyah çorabın üstüne bembeyaz döllerini akıttırdı. İnce çoraba rağmen spermlerin yakıcı sıcaklığını duyumsadım, benim de içim bir hoş oldu.

O günden sonra hep aynı şeyi yaptık. Ben annemin çamaşırlarını giydim her defasında değiştirerek, renk renk… Annemin kırmızıları, siyahları, morları… Hepsinin tadına baktı. Külotlu çoraplarını giydirdi. Bir kadınmışım gibi sevişti benimle…

Sonra da hep beni yüzükoyun yatırdı, üzerime uzanıp sikini bacak arama sokarak ya da yan çevirdi, kıçımın arasına yerleştirip git gel yaparak boşaldı. Her sevişmesinde spermlere bulanmış çorapları yıkamak ya da atmak zorunda kaldım.

Çok içime girmek istese de hiç müsaade etmedim. Aslında arkamda inleyerek yarrağını bacak aralarıma sürtünürken ara sıra tanga külodun ağını aşıyor, minik deliğimi okşuyordu koca sikinin başı…

Neredeyse içime girmesi için deli olduğum anlar oluyordu. Islak ıslak deliğimi demir gibi sikiyle zorladığı, büzüğümün istekle açılıp kapandığı anlar… Yine de çok istediğim o anlarda bile girmesine izin vermedim.

Ama annemin kıyafetlerini giyip o koca sikin sertliğini bedenimde hissetmek bana da çok keyif veriyordu! Sadece çamaşırlarını değil, mini eteklerini, askılı bluzlarını giymeye, salondaki koltuklarda onun kucağına oturup boynuna sarılmaya bile başlamıştım.

Saçlarımı uzattım o dönem, hiç kesmedim. Annemin kırmızı rujlarından sürüyordum dudaklarıma… Eve gelen erkeğimi karşılarcasına, ona cilve yaparcasına hareketlerle azdırıyor, boynuna sarılıp onun çoraplı bacaklarımı okşamasına, tükürükleyip ıslattığı parmaklarıyla götümü parmaklamasına izin veriyordum.

Ve utanıyorum ama… Sikini ağzıma aldım sonunda… Evet, bunu da yaptı bana… Çok azdığı bir gün zorla ağzıma soktu yarrağını… Zorla emdirdi. Boğazıma kadar soktu, gözlerimden yaş gelene kadar bademciklerime dayadı, saçlarımı çekiştire çekiştire boşalıp döllerini yutturdu bana…

“Özür dilerim kanka…” dedi giyinirken… “O kırmızı rujlu dudaklarını görünce dayanamadım. Annenin ağzı geldi aklıma, etli dudakları… Kendimi tutamadım.”

Eh, bir başlayınca arkası geldi tabi… Onun sayesinde oral seksin inceliklerini, erkeğe verdiği zevki öğrendim. Nasıl yalanacağını, nerelerini yalayacağımı…

Yaklaşık iki yıl böyle devam etti ilişkimiz… Ta ki o üniversite için gitmeye karar verene kadar… Şenol’un eğitimi için ailecek taşındılar. O yaşadığımız muhteşem anlar, zevkler birer anı olarak kaldı.

Bir daha hiç kimse ile böyle birebir muhabbetlere girmedim. Hep kadınlar oldu hayatımda… Ama güzel erkek sikleri, hele annem olsun, karım olsun, baldızlarım olsun, yanımdaki kadınlara bakarak kalkan sikler hala hoşuma gidiyor.

Evde yalnız kaldığımda karımın seksi kıyafetlerini giyip kamerada yüzümü göstermeden, Şenol gibi kocaman yaraklı erkekleri baştan çıkarıp boşaltıyorum. Tabi karım sık sık annesine yatılı gönderdiğim için o kadar mutlu ki, beni o kadar seviyor ki bu yüzden…

Mini etekler giydiriyorum ona, file çoraplar, seksi elbiseler alıyorum. Onu kıskanmadığım için de hoşuna gidiyor. Bilmiyor ki o aldığım seksi giysileri ben de kullanıyorum… Sadece karım için değil, kendim giymek için de alıyorum aslında o jartiyerleri, çorapları, mini etekleri, tanga, string külotları…

İşe giderken sert görüntümün ve pantolonlarımın altında külotlu çoraplar oluyor. İçime külot giymeden incecik çorabın bacaklarımı okşaması, sikimde kaygan çorabın teması hoşuma gidiyor.

Bazen çok azdığım anlarda karımla yatakta cinsel oyunlarımızda kullandığımız, ona zevk vermek için aldığımız vibratörü yalnızken kendi üzerimde kullanıyorum.

Dudaklarımı ısırarak, sikimi okşayarak zevklere dalarken, zevkle açılmış götümün deliğinde titreşip duran vibratörden aldığım muhteşem zevkle kendimden geçerken eskiler geliyor aklıma…

“Keşke Şenol’a siktirseydim kendimi…” diyorum. “O güzel yarağının tadına baksaydım.” Pişman oluyorum bunu yapmadığım için…

Kalçalarıma geçirdiğim karımın dantel tanga külodunu kenara sıyırıp beni acımasızca, hoyratça siktiğini hayal ederken boşalıyorum. Tabi, karımla ikimizi aynı anda domaltıp bağırta bağırta sikmesi de baş fantazilerim arasında…

İşte bu benim gerçek hikayem… Çevreme anlatamıyorum. Beni anlayabilecek kimse yok etrafımda…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir