Posted on

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

paris seferi – 1
Merhaba benim adım Orhan, bir iş insanıyım. Orta ölçekli bir şirketin yöneticilerinden biriyim. Yurtdışında bir şirketle yapacağımız ortaklık görüşmelerine hazırlanıyordum. Bu iş için ben görevlendirilmiştim. Ancak İstanbul’dan mail görüşmeleri yetmediği için Fransa’ya gitmem gerekiyordu. Gerekli otel rezervasyonları, gezi programları kısacası her şey şirket tarafından ayarlanmıştı. Paris’te görüşmelerde bulunacaktım, karım gideceğim yer Paris olunca gelmek için çok ısrar etmişti. Ben de ona sadece birkaç günlüğüne gideceğimi, yani gezmeye yer olmadığını, yazın ufak bir tatile onu götüreceğimi söyleyerek gelme fikrinden vazgeçirdim. Yurtdışı seyahatlerinde genelde geceleri hayat kadınlarıyla geçirirdim. Yani bunun için eşimin gelmesini istemiyordum aslında.

Neyse, eşim beni havaalanına götürdü, uğurladı. 3 saatlik uçuşum esnasında raporları, anlaşmaları ve bir sürü evrakı inceleyerek Paris’e indim. Pasaport kontrolünden geçip bavulumu aldıktan sonra Orly Havaalanının dış hatlar terminalinden çıkış yaptım. Ellerinde bekledikleri insanların isimlerinin yazılı olduğu kâğıtlar, kartonlar olan birçok insan vardı çıkışta. Dikkatlice bakmaya başladım. Evet, benim ismimin yazılı olduğu kartonu bulmuştum. Yavaşça yürümeye başladım ve kartonu tutan bayana

– “Hello (merhaba)” dedim ve aldığım cevap karşısında şaşkına döndüm. Bayan bana

– “Hoş geldiniz Orhan Bey değil mi ?” demişti hem de Türkçe! Şaşkınlıkla cevap verdim

– ”Evet” ve devam ettim

– “Siz Türk müsünüz ?” diye sordum.

– “Hayır, Aslında Türk değilim, bu arada ben Esma, sizin Paris ziyaretiniz boyunca size yardımcı olacağım” cevabını aldım. El sıkıştıktan sonra arabaya doğru yürümeye başladık.

Türk olmadığını söylediğinde şaka yapıyor olmalı diye düşündüm. Esma, yaklaşık 30 yaşında, uzunca boylu, esmer, giydiği takım elbiseden sıkı ve dikkat çekici kalçaları ve gömleğinden taşan iri göğüsleri ile elit ve dikkat çekici bir kadındı. Arabaya bindik, havaalanından çıktık, yolda yanımda oturuyordu ve benim şaşkın bir ifade ile yüzüne bakmaya devam ettiğimi görünce konuşmaya başladı

– “Yönetici asistanıyım, aslen Arap kökenliyim ama ailem Fransa’da yaşıyor, Türkçeyi ise değişim programıyla geldiğim İstanbul’da öğrendim.”

Oldukça kibar, çekici ve hoş konuşan bir kadındı. Yol boyunca sohbet ede ede geldik.

– “Saat şu anda 14:00, saat 19:00 da akşam yemeği programımız var. Siz bugün biraz istirahat edin, yarın isterseniz size şehri gezdirebilirim. Otelde de dilediğiniz harcamayı yapabilirsiniz.” dedi.

Otelin önündeydik, oldukça lüks ve güzel bir oteldi. Birlikte içeri girdik, bavullarımız Bellboya verip resepsiyona ilerledik. Resepsiyonistle Esma Fransızca bir şeyler konuştular, bir şeylerin ters gittiği belliydi. En sonunda iki tane oda kartını alan Esma

– “Aslında yan odanızda kalmam gerekiyordu, ancak tek bir süit oda kalmış bu yüzden ben üst katınızda kalacağım, oda numaramı vereyim, dilediğiniz zaman beni arayabilirsiniz” deyince,

– “Esma Hanım, benim için sorun değil, dilerseniz siz süitte kalın, ben diğer odada kalırım” dedim ama

– “Olmaz efendim planlanan durum bu, hem sizin için süit eminim çok daha rahat olacaktır”

diye cevap verdi. Asansöre bindik Esma’dan oldukça güzel ve çekici bir parfüm kokusu geliyordu. Saçlarını arkadan topuz yapmış, kalın çerçeveli gözlükleriyle çok çekici olmuştu. Asansörden indikten sonra süit odaya doğru ilerledik, Esma Bellboya bahşişini verip, bana,

– “Dilediğiniz zaman arayın, cep telefonumu vereyim size” diyerek cep numarasını verdi. Bellboy kapıyı açıp eşyalarımı içeri yerleştirdikten sonra Esma ile beraber odadan çıktılar.

Üstümdeki ceketi çıkarıp astım. Kravatımı da çözüp odayı keşfetmek için gezmeye başladım. Oldukça lüks bir odaydı, ufak bir bar, geniş bir yatak odası, oturma odası ve birde çalışma odası şeklinde tasarlanmış bir oda vardı. Yatak odasına geçip biraz dinlenmek için tam uzanacaktım ki bir duş almak aklıma geldi. Üzerimdekileri çıkarıp yorgunluğumu atmak için duşa girdim, aslında jakuzi vardı ama ben şimdilik hızlıca bir duş alıp jakuzinin keyfini sonra çıkarmayı düşündüğüm için jakuziyi açmadım. Ufak bir duş alıp belime havluyu sardığım sırada çalan telefonumun sesini duyarak yatak odasına doğru yürüdüm, arayan karımdı, telaştan inince haber vermeyi unutmuştum. Telefonla konuşup yolculuğumun iyi geçtiğini otele yeni ulaştığımı ve dinlenmeye çalıştığımı söyledim.

Telefonla konuşurken yatağa uzanmıştım, televizyonu açıp kanallarda gezinmeye başladığımda soft porno kanal çıktı karşıma, herhangi bir sex sahnesi yoktu, sadece kızlar şov yapıyordu. Televizyonun sesini kısıp kendime bir viski doldurduktan sonra izlemeye başladım. Duştan sonra rahatlayan vücudum biraz dinginleşmiş, sikim hareketlenmeye başlamıştı. Karım regl döneminde olduğundan yaklaşık bir haftadır sex yapmadığımız aklıma geldi. Acaba Paris’te kendime göre bir fahişe bulup biraz eğlenebilir miyim diye düşünüyordum. Daha önceki seyahatlerimizde arkadaşım Kemal önceden ayarlardı fahişeleri ama bu sefer yalnız geldiğim için organizasyonu yapamamıştık. Aslında Kemali arayıp, bana birkaç kız ayarlamasını isteyebilirdim ama bir yandan da yorgunluğun verdiği miskinlikle biraz uyumaya karar verdim. Televizyonu kapatıp boxerimi giydim ve yatağa kendimi attım. Çalan telefonun sesi ile uyanmışım göz ucuyla saate baktım 18:10 u gösteriyordu. Telefonu açtığımda uykudan yeni kalkan birinin dayanamayacağı kadar enerjik, neşeli ve yüksek bir sesle

– ”Hazırsanız saat 18:30da lobide buluşalım Mehmet Bey” diyen Esma hanımın sesi ile kendime geldim. “Tamam” deyip yataktan kalktım ve aldığım takım elbiselerimden birini giydim. Üstüme güzel bir parfüm sıktım, aynada kendimi düzeltiyordum ki pencereden havanın yağmurlu olduğunu fark ettim.

Esma hanımda pek bir değişiklik yoktu, saçlarını yine topuz yapmış uzun tek parça beyaz dizlerini hemen altında biten boyda bir elbise giymiş, uzun topuklu ayakkabıları ile boyu bana yaklaşmıştı. Gözlükleri ile çok dikkat çekici, çok şık ve elit bir durumdaydı. Resepsiyoniste taksi çağırmasını söyledi.

– “Aslında şirket, şoförlerden birini ayarlayacaktı, ancak şoför bugün uygun değildi, kusura bakmayın lütfen! “ dedi.

– “Önemli değil Esma Hanım. Aslında bir araba kiralasak daha rahat olurdu” dedim.
– “Efendim benim arabam var, ancak araba kiralamamız sıkıntılı olabilir. Dilerseniz benim arabamı kullanabilirsiniz.” diyerek bir kibarlık örneği gösterdi.
– “Neyse sorun değil, taksiyle ve şoförle idare ederiz artık!” deyince gülümsedi.

Gelen taksiye bindik, gideceğimiz adresi söyledikten sonra hareket ettik.

– “Paris yılın 300 günü yağmurludur” diyerek tanıtmaya başladı bana şehri. Ben ise onu ilgiyle dinliyor, dinlerken de elimde olmadan bir yandan baştan aşağı onu inceliyordum. İlerlerken meşhur Eyfel Kulesinin yakınından geçtik Esma kulenin tarihçesini anlatmaya başladı sözlerini bitirdiğinde restoranda gelmiştik.

Taksiden inerek restoranda girdik, şirketin yetkilileriyle tanıştık ve yemeğe geçtik. Esma bana,
– “Şarap içer misiniz ?” diye sorunca,
– “Esma Hanım, Paris’e gelip şarap içmeden gidilir mi ?” diye espri yaptım.

Şarap, yemek, sohbet, her şey yolundaydı. Şirket yetkilileri oldukça kibardı, ilk görüşmemiz oldukça güzel geçmişti. Yemek ve sohbet gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü, anlaşma artık kesindi. Tekrar taksi vasıtasıyla otele döndük.

– “Esma Hanım, çok teşekkür ederim, çok misafirperversiniz!” dedim.
– “Ben teşekkür ederim efendim, iyi geceler” dedi.

İçtiğim şarabında etkisi ile gecenin hemen bitmesini istemiyor garip bir neşe içerisinde sohbete devam etmek istiyordum.

– “Esma Hanım, benimle bugün çok ilgilendiniz, hem size teşekkür etmek hem günün yorgunluğunu atmak hem de biraz sohbet etmek için dilerseniz sizi odama davet etmek isterim”

dediğimde kısa bir an düşündü ve

– “Peki, Orhan Bey” dedi.

Beraber odama doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde dağınık bıraktığım odanın temizlendiğini ve toparlandığını gördüm. İkimiz için kadehlere şarap doldurdum, kadehlerimizi tokuşturduktan sonra birer yudum aldık ve Esma ortamında verdiği rahatlık ve elbette akşamdan beri içtiğimiz şarabın etkisi ile anlatmaya başladı. Aslen Araplarmış ama ülkelerindeki geçim ve sosyal sıkıntılar yüzünden ailesi Fransa’ya göç etmiş, bir süre işsiz kaldığını zorluklar çektiğini ama 4 yıl önce bu şirkete çalışmaya başladığından beri hayatının daha düzene girdiğini artık kariyer planları yaptığından falan bahsetti. Ben de kendi iş hayatımla ilgili kısa bir özet geçtim yaklaşık bir 15 – 20 dakika bu konularda sohbet ettik.

Gününü yorgunluğu, şarabın rahatlatıcı etkisi ve sohbetin verdiği samimiyet ile kendini salmış, karşımdaki koltukta hafif aşağı kayarak oturmuş şarabından bir yudum çektikten sonra kadeh elinde başını direk tavana çevirmiş yatar pozisyonda oturuyordu. Aşağı kayarken de eteği baldırlarına kadar yukarı toplanmış hatta giydiği çorabın üstte bittiği yere kadar o güzel bacakları ortaya çıkmıştı, ama sanırım farkında değildi çünkü eliyle düzeltmedi. Bu arada biten kadehlerimize tekrar şarap doldurdum, koltuğa Esma’nın karşısına geçip oturdum. Bacak basak üstüne atmadan dizlerinden kırık ve hafif açık oturduğu için karşısında otururken giydiği minicik iç çamaşırını sıyrılan eteğinin sayesinde görüyordum.

İş ile ilgili konulardan sıkılmıştım aniden sordum,

– “Eğer çok özel olmayacaksa Esma Hanım sorabilir miyim, evli misiniz acaba ?”
– “Yaklaştım ama maalesef olmadı. Emin olamadım ama aldatıldım galiba, nişanlıydım ancak ayrıldım” dedi.
– “Çok üzüldüm, sormamalıydım” dedim.
– “Peki siz Orhan Bey evlimiziniz?”
– “ Evet evliyim” dedim. Bu konuda yalan söylemeye gerek yoktu.
– “ Alyansınız yok “ dedi.
-“ Ben alyans, kolye, hiç bir takı-aksesuar kullanmıyorum” diye yalan söyledim, çapkın bir erkektim ben, alyans bende ne arasın!! Ama kolumdaki büyük ve gösterişli saati yok saydım nerdeyse.

-“ Evet, kolunuzdaki saatten anlaşılıyor” deyip gülümsedi.
-“ Zorunluluk “ dedim.
-“ Alyansta öyle değil mi ?” dedi.
-“ Yüzükten rahatsız oluyorum, bir artniyet aramayın lütfen” dedim.
Tekrar gülüştük. 2 kadeh şarabı bitirince, Esma,
– “Bu güzel gece için çok teşekkür ederim, ben kalkayım “

dedi. Kalkarken sıyrılan eteğinden iç çamaşırının göründüğünü fark etti yüzü hafif kızardı, eliyle eteğini düzeltmeye çalışırken

– “Kusura bakmayın” dedi mahcup bir şekilde.
– “Önemli değil rahatınıza bakın sohbet ediyoruz sadece” derken sırıtıyordum

Aslında kalmasını çok isterdim ama ısrarcı olup bu güzel sohbetin hoş olmayan bir şekilde bitmesini istemedim. Giderken kapı önünde ayaküstü ertesi gün ile ilgili program şekilleniverdi:

– “Peki Esma Hanım, ben teşekkür ederim”
– “Orhan Bey, yarın bir program yok, isterseniz size Paris’i gezdirebilirim”
– “Çok iyi olur, hem ben de şehri merak ediyordum zaten”

Aslında şehri merak ettiğim yoktu ama yalnız başıma takılmaktansa Esma ile beraber vakit geçirme fırsatına balıklama atlamıştım. Esmayı uğurladım, hemen duşa girdim, şişede kalan az miktarda şarabı bitirdikten sonra ben de yattım. Ertesi sabah saat 07:00 de kapının çalma sesi uyandım. Kafamı kaldırıp kendime gelmeye çalışıyordum “Orhan Bey” diye bir ses. Gelen Esma hanım’dı . Gece çıplak yatmıştım yataktan hemen kalktım havluyu belime sarıp sabah ereksiyonu yaşayan sikimi kapatmaya çalışarak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı yarım açarak çıplak vücudumu saklamaya çalışarak kafamı dışarı uzattım

– “Ah, özür dilerim uyuyor muydunuz, aslında telefon ile aradım ama açmadınız” dedi.

Evet bugün şehri gezecektik ama bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştim, saat daha sabahın 07:00 siydi!!

– “Dilerseniz kahvaltıya inelim” dedi.
– “Bende yeni kalktım Esma Hanım, isterseniz içeri geçin, 5 dakikada hazırlanırım” dedim. Esma içeri geçti, içeri geçerken beni
üzerimde sadece havlu ile gördüğünden kısa bir şaşkınlık yaşayıp baştan aşağı kaçamak bakışlar ile süzdü, sabah ereksiyonu yüzünden dimdik olan yarağım havlunun üzerinden belli oluyordu, hemen gözlerini kaçırarak koltuğa otururken yüzünde hafif bir gülümseme vardı.

– “ Ben hemen duş alıp geliyorum” diyerek banyoya doğru ilerledim. Banyoya girince hemen solda bir lavabo ve duvarda büyük bir ayna, direk karşıda jakuzi ve kapının arka tarafında kalan sağ tarafta da duş kabini vardı. Kapıyı hafif aralık bıraktım, üzerimdeki havluyu sıyırıp duşa doğru ilerlerken hala dimdik olan yarrağım önümde sallanıyordu. Bir an 31 çekip boşalmayı düşündüm ama Esma’yı fazla bekletmemek için hızlıca duş almaya başladım. Gözlerim sabunlu iken bir çift gözün üzerimde olduğu hissine kapıldım, hemen yüzümü yıkayıp gözlerimi açtım ama garip bir şey yoktu. Duşumu bitirip belime havluyu sarıp banyodan çıktım.
Banyodan çıkıp odama ilerlerken oturduğu koltukta telefonunu karıştıran Esma benim seslerimi duyunca kafasını kaldırıp bana baktı, daha doğrusu biraz önceki şişkinlik duruyor mu diye kontrol etti sanırım, suratı hayal kırıklığına uğramış gibiydi ama soğuk duşun etkisi ile normale dönen sikim artık havlu üzerinden belli olmuyordu. O an içerde mastürbasyon yaptığımı düşündüğü aklıma geldi.

(hikaye tamamen kurgusal, gerçekle bir alakası yoktur)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir